Home / Konuk Yazarlar / Genel / “HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR”

“HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR”

HÜSEYİN EKİCİ 2.

TÜRKİYE BİRLİK PARTİSİ GENEL BAŞKANI HÜSEYİN EKİCİ’DEN BASIN VE KAMUOYUNA AÇIKLAMA

Değerli Yurtseverler;

Ülkemiz her zaman olduğu gibi büyük bir belirsizlik içindedir.

Her gün, her saat, her dakika halkımıza yeni yeni kirli bilgiler şırınga edilmekte ve yepyeni bir algı operasyonu ile vatandaşlarımız uyutulmaya devam edilmektedir.

15 Temmuz olayları nasıl sunuluyor:

15 Temmuz olayı; Asker ve sivil bir takım cin fikirli kadrolarca yapılan bir kalkışmadır. Bu kalkışmayı Asker darbe yapacaktı, bu darbe, halk sokaklara dökülerek askerin önüne ve tanklara çıkarak önletildi gibi tevatürler birilerinin kahramanlıkları ve komutanlıklarının tescili olarak sunulmaktadır. Öncelikle şu tespiti yapalım ve doğru okuyalım. Bu bir darbe değil, TSK içinde bir kalkışma hareketidir. Asıl sivil darbe bundan sonra beklenilmelidir.

Değerli Arkadaşlarım;

Biz de bu ülkede ve bu sokaklarda yaşıyoruz.

Birinci olarak bu kalkışma gününün ilk akşamında ve halkın hareketli olduğu bir saatte yapılmış çılgınca bir delilik ve planlı olarak Türk Silahlı Kuvvetlerine vurulan bir darbedir. Ve TSK’ne itibar kaybedici bir eylemdir.

Bu kalkışma bir darbe olsa önce hükümet edenler, muhalefet parti liderleri, medya tamamen zapturapt altına alınması planlanır ve gecenin tam ortasında TSK ile topyekûn bir hareketle öncelikle sokağa çıkma yasağı ilan edilir ve yönetime el konulurdu. Meclis fesih edilir ve İhtilal öncüsü ortaya çıkar ve ikinci bir emre kadar…..emirler sıralanır ve sıkıyönetim ilan ettik denilirdi.

Kalkışmanın yapılış şekline bir bakar mısınız?

Üç Beç tankla yol kesiliyor; ne zaman; ilk akşam.

Uçaklar kaldırılıyor, gözlerini kestirdikleri yerleri bombalıyor veya kurşun yağdırıyorlar.

Medyada kimler konuşuyor hükümet edenlerin başları konuşuyor. Yani Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar ve hatta belediye başkanları.

Kim kiminle kol kola bu günlere yürüdülerse herkes birbirini tanıyor ve aralarından su sızmıyor.

Böyle bir zırvalamayı ancak birileri yutabilir. Ama biz bunlara asla kanmayız.

Böyle bir kalkışmanın olacağını günler öncesinden haber alıyorlar. Ama devletinde üstünde istihbarata sahip olan eş dost veya enişte haber vermiş oluyor.

Bu ayıpla da devlet yönetilmeye kalkışılıyor ve pişkinliklerle devam ediliyor.

Herkes her şeyi biliyor ve haberdardır. Çok güzel bir senaryo, çok güzel oyuncular bayram ediyorlar. Hava limanındaki basın toplantısında damat gülüyor, kayınpeder gayet soğukkanlı verip veriştiriyor.

TÜRKİYE BİRLİK PARTİSİNİN KURULUŞ AMACINA BAKALIM

Türkiye Birlik Partisi ülkemiz üzerinde dönen dolapların farkındadır.

Amasya Genelgesinin ilk maddesindeki hükümler aynen geçerliliğini korumaktadır.

“VATANIN BÜTÜNLÜĞÜ VE MİLLETİN BAĞIMSIZLIĞI TEHLİKEDEDİR”

Son 14 yıldır ülke talan edilmiştir ve edilmeye devam edilmektedir.

Türkiye Cumhuriyetinin 95 yıllık tüm kazanımları Yandaşlara peşkeş çekilmiştir. Ölmüş eşek fiyatına elden çıkarılmıştır.

Her türlü yolsuzluk ve çalıp çırpmalar günah olmaktan çıkarılmıştır. Çünkü siyaset bir savaştır her türlü yola başvurmak mubahtır denilmiştir. Yani devletin malı talan edilirken bunun GANİMET olduğu görüşü hâkim olmuştur.

Bilirsiniz ganimet olarak elde edilenler yandaşlara dağıtılır ve bir kısmı da devletin masraflarına ayrılır.

İşte ülkemizdeki devleti yönetenler işgalci zihniyetiyle ve ülkenin bağımsızlığını hiçe sayarak, halkın dini duygularını okşayarak tatlı tatlı vurgunlarına devam etmişlerdir.

Kalkışmayı yapanlarla suç ortaklarıdır. Çünkü birlikte yaptılar ne yaptılarsa. Bu itirafları yapanlar her ne kadar Allahtan af dileyip, milletten özür de dileseler de hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

Çünkü;

Haksız yere suç unsurları oluşturularak zindanlara tıkılıp ocakları söndürülenlerin hiç birisinin kayıpları yeniden eski haline gelmeyecektir.

Zindanlarda ölenler, intihar edenler, devlete zarar gelmesin diye kendini feda edenler bir daha asla aramızda olamayacaklardır.

Ülkemizden giden beyin göçü telafisi zor bir dönüşün kıskacında kalacaktır.

Kapatılan yüzlerce fabrika, tesis ve işçi istihdam edilen yerler bir daha yerlerine gelmeyecek, iç göç alan illerimiz, köy ve kasabalarımız bir daha eski haline gelemeyecektir.

Devletin mallarının kendi çocuklarına kurdurdukları vakıflara peşkeş çekilmesi sonucu elde edilen devlet ve dolayısıyla millet zararlarının kesinlikle telafisi mümkün olmayacaktır.

Ordu tasfiye edilmeye başlanmıştır.

Kalkışma gerekçe gösterilerek Ordu birkaç parçaya bölünmüştür.

Genel Kurmay Cumhurbaşkanlığına,

Ordu komutanlıkları Milli Savunma Bakanlıklarına,

Jandarma İç işleri Bakanlığına bağlanarak ordu siyasetin emrine verilmiştir.

Milli Eğitim tamamen molla eğitim düzenine geçilmiştir. İmam Hatip Okulları hızla artırılmış dini eğitimi zorunlu eğitim haline dönüştürülmüştür.

Teknik ve Sanat okulları tamamen kapatılmıştır.

Son olarak Askeri okullar ve harp akademileri kapatılarak TSK’nin köküne kibrit suyu dökülmüştür.

Devlet polis devleti olmuş fiilen başkanlık sistemi uygulanır hale gelmiştir.

Kalkışma gerekçe gösterilerek OLAGANÜSTÜ HAL (OHAL) ilan edilmiş azıcık kırıntıları kalan Demokrasi tamamen rafa kaldırılmıştır.

OHAL gerekçesiyle Kanun Hükmünde Kararnameler yoluyla kanunlar çıkarılmaya başlanmış ve TBMM de istenilen şekliyle sembolik olarak kalmış ama tamamen devre dışı bırakılmıştır.

Kanun Hükmünde Kararnameler ile çıkarılan yasanın itirazı ve bir üst mahkemeye başvuru olanağı olmadığından siyasal iktidar derin bir nefes almış Başkanlık Sisteminin fiili uygulanmasına geçilmiştir.

Cumhuriyet Rejimi ismen görünse bile fiiliyatta ruhuna Fatiha okutulmuştur.

Muhalefet partileri siyasal iktidara biat etmiş, el etek öperek birbirlerine artık bir şey söylemeyeceklerini zımnen kabul etmişlerdir.

Kalkışmayı yapanların başını çekenler, Cumhurbaşkanı Yaverleri, Genel Kurmay Başkanı Yaverleri ve üst düzey general ve paşaları. Bunlar ihtilal olacağını söylemişler ama şaka yapıyor sandım diyerek geçiştirmeye kalkışmışlardır. Çünkü göreve güvenerek atadıkları paralel dedikleri örgüt paşalarıydılar.

Devlet ciddiyetinden ne kadar uzak olunduklarını kendi ağızlarıyla itiraf etmektedirler.

Yanıldık, ahmakmışız, ağızlarından Allah çıkıyordu inandık, hep yardımcı olduk, sınav sorularını da çalmışlar, imam ordusu kurmuşlar, bilemedik. Vay katiller vay, vay acımasızlar vay inlemeleri hep boş.

Bu sözler suçlu olduklarını itiraf olduğu gibi suçluyu korumak ve yataklık etmekten yargılanmaları gerektiğinin de en güzel kanıtıdır.

“Allah beni affetsin, milletimden özür diliyorum” sözleriyle bu geçiştirilemez.

Demokrasi şöleni kan ve gözyaşı üzerine yapılmaktadır. Dünyanın hiçbir yerinde ilkel kabile toplumlarında bile ortada bir ölüm olmuşsa üzüntü duyulur. Bu düşman dahi olsa. Çanakkale Şehitleri için Mustafa Kemal’in söylediklerinden biraz ilham almalılar. “Burada, bu topraklarda yatanlar bize emanet edilmiştir, artık onlar da bizim evlatlarımızdır” diyen Mustafa Kemal’di.

Ama bizim ülkemize reva görülen henüz ilkel ve kabile toplumu dahi olamamış zannı yaratılmasıdır.

Ülkemiz büyük bir itibar kaybına uğramıştır. Göstermelik yapılan mitingler birilerine yeniden itibar kazandırılması çabasında olması uluslararası savaş suçlusu olarak adlandırılan kişiyi de, siyasal iktidarları da kurtaramayacaktır.

Tek çözüm bu suni devlet yöneticilerinin derhal görevlerinden halk tarafından uzaklaştırılarak gerçek halk iktidarının kurulmasıyla mümkün olacaktır.

Toplum olarak; resmen imama uyup ibadet yapma gibi olaya sarılmış önünü ardını düşünmeden kalabalıklar oluşturulup bir sürü gibi olmayı tercih edenler olmuş olabilir.

Etli, pilavlı, kebaplı gece nöbetlerini tutanların yoklama yapılarak tespitler edilen kişilerden oluşan kalabalıklar bir gün ikramlarının ve fazla mesailerinin kesilmesi halinde canlı kalkan olmaktan vaz geçtiklerinde onlarda diyeceklerdir ki “kandırıldık”. Bu unutulmamalıdır.

Hazır başkomutan da var. Ordu karargâhlarının belediye araçlarıyla hapis edildiği,

Ordusundan korkan bir başkomutan. Ne güzel değil mi?

Belli ki bizim bilmediğimiz CİNLER ülkesiyle savaş kazanmış mağrur bir komutanımız da olmuş olabilir.

Halkını koruyup kendini tehlikeye atan değil, halkı canlı kalkan olarak kullanıp çoluk çocuk demeden insanların canlarını tehlikeye atan bir başkomutanımız var.

TÜRKİYE BİRLİK PARTİSİ BU OYUNUN NERESİNDE OLACAKTIR

Biz Atatürk ilkelerine bağlı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine uygun kurulmuş Kuva-yi Milliye Ruhunu ilke edinmiş ve bu ilkeleri yaşatmaya azmetmiş halkçı siyasi bir  partiyiz.

Bu tür ayak oyunlarıyla devlet yönetimine gelip milleti kandırmaya çalışan, dini inanç ve duyguları istismar eden, din simsarlarıyla, ülkeyi işgal kuvvetleri gibi yönetenler, vatanın bağımsızlığının tehlikeye girdiğini göre göre bizden biat etmemizi hiç kimse beklemesin.

Biz doğru bildiğimiz yoldan asla taviz vermeyiz, vermeyeceğiz.

İlk ve son sözümüz şudur.

“HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN DİLSİZ ŞEYTANDIR” Hz. Ali

09.08.2016

Türkiye Birlik Partisi Genel Başkanı

HÜSEYİN EKİCİ

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir