Home / Konuk Yazarlar / Genel / TÜRKİYE BİRLİK PARTİSİ GENEL BAŞKANI HÜSEYİN EKİCİ”NİN KONUŞMASI

TÜRKİYE BİRLİK PARTİSİ GENEL BAŞKANI HÜSEYİN EKİCİ”NİN KONUŞMASI

TÜRKİYE BİRLİK PARTİSİ GENEL BAŞKANI HÜSEYİN EKİCİ TARAFINDAN
1.OLAĞAN KONGRESİNE SUNULMAK ÜZERE
FAALİYET RAPORUDUR

Sayın Divan, sayın delegeler, partimizin seçkin üyeleri ve değerli konuklar;
Cümlenizi saygı ile selamlıyorum.
Kongremizin hayırlı geçmesini temenni ediyorum.
Değerli katılımcılar, partimizin 18 Ocak 2018 tarihi itibariyle kuruluşundan bu güne kadar gerek kurucu arkadaşlarım ve gerekse bizlere katılan ve destekleyen tüm üyelere ve vatandaşlarıma teşekkürlerimi sunuyorum.
Tüzüğümüzün ilgili maddesi gereği kongremizin yapılması süresi kuruluş tarihinden itibaren 2 yıldan az 3 yıldan fazla olamaz hükmü gereğince yapılmaktadır.

Geçen süre içinde dalgalı iniş çıkışlarımızla birlikte partimiz bu yıl itibariyle 3 yılını doldurmuş olacaktır.
Çok sınırlı olanaklarımızla partimizi ayakta tutmanın çok da kolay olmadığını takdir edersiniz.
Partimizin içinde ve dışında sermayeyi temsil eden kişi ve guruplar yok. Bizim destekçilerimiz tümüyle gelirleri sınırlı olan vatandaşlarımızdan oluşmaktadır. O nedenle örgütlenmemiz de sınırlı olmuştur. Üyelerimizin genel yapısına baktığımızda ise her ilden üyelik başvurusunda bulunulmuştur. Bunun anlamı şudur. Türkiye Birlik Partisi Türk Milletinin özünü teşkil eden çimentosudur. Her bireyin sahiplenebileceği, toplumsal barışın öncülüğünü yapabilecek bir siyasi oluşumdur.
O halde tek çözüm kalmaktadır. Hepimiz el birliği ile partimizin tanıtım ve örgütlenmesini sağlayarak ülkemizin her köşesine yayarak tanıtmaktır. Bu tarihi görev hepimize düşmektedir.
OY KAYGISI OLMAYAN TEK PARTİYİZ
Türkiye Birlik Partisi olarak Türkiye ”de Demokratik Parlamenter Hukuk Sisteminin 16 Nisan Anayasa oylamasıyla ortadan kaldırıldığını, tek adam rejimi olan Başkanlık Sisteminin temel taşlarını ördüğünü, ülkenin giderek Otokratik ve nihai hedeflerinin Teokratik Rejim olduğuna inanmaktadır. Bu da Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluş felsefesini terk etmek anlamına geldiğini ifade etmektedir.
Siyasal iktidar ve muhalefet partilerinin ortak paydalarının çok olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Gerek iktidar ve gerekse Ana Muhalefet partileri karşı devrim hamleleri yaparak Cumhuriyet Rejiminin yıkılmasına katkıda bulunmakta ya da çalışmaktadırlar.
Siyasal iktidar ülkenin her yanını yangın yerine çeviriyor, kitleleri şak diye ortadan ayırıyor, dindar ve kindar nesillerin varlığından söz ediyor, ülkenin bölünmesine engel olabilecek Türk Silahlar Kuvvetleri Ordusu iğfal edilip etkisiz hale getiriliyor. Meclis sembolik bir duruma sokulup yetkileri tümüyle alınıp tek adamın emrine giriyor. Yargı tamamen tek adam rejiminin kuklası oluyor. Medya siyasal iktidarca TMSF ye devredilip iktidarın emrine veriliyor. Üniversiteler özerk olmaktan çıkarılıyor, yandaş olan öğretim görevlileri iş başına getirilip üniversitelerin eğitim ve saygınlığı sıfırlanıyor. Eğitim sistemi tümüyle İmam Hatip okullarına dönüştürülüyor ve bilimsel çağdaş eğitim yerine dini eğitim öne çıkarılıyor. Devletin sahip olduğu tüm kurumlar, fabrikalar özelleştirme gerekçesiyle yandaşlara peşkeş çekiliyor. Sarayın lüks harcamaları, örtülü ödenek gerekçesiyle sömürülüyor hesap sorulamıyor. Tek adamın yurt dışı seyahatleri tümüyle fiyaskoyla sonuçlanıyor.
Saymakla bitmeyen olumsuzluklara karşın Ana Muhalefet partileri birkaç eleştirinin dışında ve halkın gazını almaktan öteye gidemiyor.
Bu sorunlar çözülmeden, çözüm üreten alternatifler yaratmadan seçime gitmenin anlamı yoktur.
SEÇİM SİSTEMİ
Ülkemizde seçim sistemi SEÇSİZ denilen bir programa bağlanmış, bu sistem ise tamamen Siyasal İktidarın emrine verilmiş görünüyor. Her seçimden 5 gün evvel seçim sonuçları ilan edilerek kamuoyu bilgilendiriliyor.
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devletinin seçim sonuçları 2 saat gibi kısa bir sürede sayımı yapılıp ilan ediliyor. Hâlbuki bırakınız köylerdeki sonuçların gelmesini büyük kentlerde bile sandıklar sayılıp kesinleşmeden sonuçlar ilan ediliyor.
Silahlı kutlamalar organize edilip sokaklara, meydanlara indiriliyor. Halka korku salınıyor ve sindiriliyor. Politikacılar evlerine çekilip sinip oturuyorlar. Halkın bir kez daha umudu kırılıyor.
Tek adam meydanlara çıkıp tehditler savuruyor. “Belediyeleri sizlere yedirtmem, halkım bana yetki verdi gereğini yaparım (Kayyum atarım)” diyor.
Bunlara dur diyecek bir muhalefet var mı?
Görünen o ki öyle bir muhalefet yok. Onlar birbirini yemekle meşguller. Bir de seçim aldatmacasıyla halkı oyalama görevlerini başarıyla sürdürmektedirler.
Türkiye Birlik Partisi ne yapabilir?
Tüm olumsuzluklara, halkımızın büyük sermaye partilerine teveccühüne karşın bizim tarihten gelen sorumluluklarımız var. Bu sorumluluklarımızı sonuna kadar sürdürmekle mükellefiz. TBMM kuruluşunda Mustafa Kemal Paşa Meclis Başkanı seçilir ve 2. Başkan olarak Mustafa Kemal Paşa tarafından aday gösterilen Hacı Bektaş Postişini Cemalettin Çelebinin seçilmesine önayak olur. Cumhuriyet Rejiminin sürdürülebilir olmasının tarihten gelen süreci böyle başlar ve günümüze kadar da devam eder. Tarihi süreci günümüze dek kısaca özetlersek;
1- Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan önce Namık Kemal ile başlayan bir akımdır Vatan kavramı. Bu akım Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu ile Mustafa Kemalin önderliğinde devletin kuruluş felsefesini de oluşturan ulusal olarak Kemalizm diye adlandırılan bir akımdır bu. Evrensel olarak da Solidarizm diye adlandırılır. Bu süreç Büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ”ün aramızdan ayrılışı olan 10 Kasım 1938 saat 9.05”e kadar sürmüştür.
2- Bu tarih itibariyle karşı devrimciler harekete geçerek 6 ok ilkesiyle kurulmuş olan ve Atatürk’ün en büyük eserim ve emanetim dediği parti işgal edilmiştir. Bu güne kadar gelinen süreçte ülkemizin yüz yıl daha geriye doğru gitmesine seyirci kalınmaması için kararlı bir şekilde yeniden örgütlenerek halka anlatmak inancında olunmuştur.
3- 18 Ocak 2016 tarihi itibariyle kurulan partimiz, Türkiye’de Birlik kavramını, toplumsal barışı, Atatürkçü, Cumhuriyetçi, Ulusalcı (Milliyetçi), Laik, Devrimci, Halkçı, Devletçi ilkelerini sürdürülebilir bir anlayış ve felsefeyle savunarak tam bağımsız Türkiye, Demokratik Parlamenter rejimin savunucusu olarak halkın iktidarını savunmak amacıyla mücadelelisine devam edecektir.
Bu sorunları çözmenin tek yolu ise siyasi olarak örgütlenmektir. Türkiye Birlik Partisi olarak biz buna hazır ve gönüllüyüz. Tüm yurtseverleri BİRLİK çatımız altında Kuvayı Milliye ruhuyla mücadeleye davet ediyoruz. Saygılarımla selamlıyorum.

Bir yanıt yazın