Hüseyin EKİCİ
20.03.2025
Anadolu’muzun her döneminde birçok efsane kahramanları vardır. Zaloğlu Rüstem, Köroğlu, Dadaloğlu, Eba Müslüm, Battalgazi gibi kahramanlarla doludur.
Bugünkü efsane kahramanımız Zaloğlu Rüstem.
Bu kahramanımızı günümüze uyarlayıp istediğiniz kişi veya kişilerle benzeştirip özleştirebilirsiniz.
Bu tür halk kahramanları halkın geneli üzerinde yönetimin büyük bunalımlar yaratması ve baskılar sonucu büyük kriz dönemlerinde ortaya çıkar.
Her dönemin kifayetsiz, muhteris yöneticileri vardır. Yöneticiler kendi iktidarlarını sürdürmek için bir avuç yandaşları ile birlikte halka baskı yapar ve onları sömürerek iktidarlarını sürdürürler.
İşte bu gibi dönemlerde en ezici ve can yakıcı dönemlerde halk kendi kahramanını yaratır ve kurtarıcı olarak onu görür.
TÜRK MİLLETİNİN EN BÜYÜK KAHRAMANI ATATÜRK’TÜR
Türk Milleti de işte bu gibi dönemlerde kendi kurtarıcısını ve kahramanını çıkarmıştır.
Dünyaca kabul edilen bu halk kahramanı en umutsuz dönemlerden halkın en perişan olduğu bunalımlardan Türk Milletine önderlik yapmış büyük bir kahramanlık destanı yazarak ulusal kurtuluş savaşını 7 düvele karşı kazanmış Gazi Mustafa Kemal Paşa’dır.
Bu Türk Milletinin ve dünyada ezilen ulusların da örnek aldığı büyük bir devlet adamı ve aynı zamanda kahramanı olmuştur.
Dünyada eşi benzeri olmayan bu devlet adamına TBMM tarafından 24 Kasım 1934 yılında ATATÜRK soyadı verilmiştir.
Bugünkü konumuza yeniden dönelim.
ZALOĞLU RÜSTEM
Rüstem veya Zaloğlu Rüstem, İran halkının ve Pers mitolojisinin efsanevî kahramanıdır. Ancak bu kahramanı Turanlılar yani Türkler de kendi kahramanı olarak tanırlar. Çünkü Zaloğlu Rüstem Türk karakterini taşımaktadır. Yüzyılımızda Türk filmlerine konu olarak kahramanlıkları anlatılmış ve benimsenmiştir. Zaloğlu Rüstem Türk Destanlarının olağanüstü kahramanıdır.
İran şairi Firdevsî’nin Şehname adlı eserinde (1377 Tahran) büyük bir kahraman olarak gösterilir. Rüstem, Türk edebiyatında Rüstem-i Zâl, halk ağzında da Zaloğlu Rüstem diye tanınır. İranlılar ile Turanlılar (Türkler) arasındaki mücadelelerde büyük kahramanlık, güçlülük ve yiğitlik göstermiştir. Bu yüzden özellikle pehlivan, yiğit, hükümdar gibi şahısları övmek için Zaloğlu Rüstem’in adı kullanılır. Alper Tunga ile giriştiği mücadele anlatılır. Güreşçi yönü ağır basar. Tutuştuğu güreşlerde hiç yenilmediği söylenir. Dîv-i Sepîd (Ak Dev / Beyaz Dev) ile güreşmiştir. Yalnızca Fars kültüründe değil tüm Ortadoğu’da güreşçilerin simgesi hâline gelmiştir.
RÜSTEM-İ ZAL KİMDİR? RÜSTEM-İ ZAL NE DEMEK?
Hayatının tamamı başarılarla dolu olarak Zâbül-istan’da geçen Rüstem 700 batman ağırlığındaki gürzü, güçlü kemendi, kaplan postundan yapılmış elbisesi ve yıldırım hızındaki atı Rahş ile İran krallarının sıkıntıya düştükleri anda yardımlarına koşmuş, onları ve İran halkını büyük tehlikelerden kurtarmıştır. Bunlar arasında,
- Hefthân’ı geçtikten sonra Dîv-i Sepîd ile savaşması (Ak Dev veya Beyaz Dev)
- Bîjen’i, Ehrimen yaratılışlı Efrâsiyâb’ın kuyusundan kurtarması
- Siyâveş’in intikamını alması,
- Eşkebûs’u ve âsi şehzade İsfendiyâr’ı öldürmesi gibi efsaneler sayılabilir.
- Bilmeden oğlu Sührâb ile de savaşmış ve onu yaralayarak ölümüne sebep olmuştur. Bu kazanımı aynı zamanda en büyük kaybı/mağlubiyeti olmuştur.
- Sonunda üvey kardeşi Şeğâd’ın hileleriyle mızrak ve hançer dolu bir kuyuya düşürülerek atıyla birlikte öldürülmüştür.
Çeşitli özellikleriyle Hint-İran Tanrılarından İndra ve Grek mitolojisinden Herakles ile Prometheus’a benzeyen, onlar gibi daima iyinin yanında yer alan ve daima galip gelen Rüstem, İslâm sonrası İran kültüründe de en ünlü ve en etkili efsanevî kahraman olarak yerini almış ve edebiyatta özgün bir konum kazanmıştır. Ayrıca onun tasavvuf edebiyatına da girdiği ve mutasavvıf şairler tarafından özellikle Dîv-i Sepîd (Ak Dev / Beyaz Dev) hikâyesindeki tiplemelerle kişinin nefs-i emmâresini yenilgiye uğratıp egemenliği altına alması arasında bağlantı kurulmuştur.
Bu yorumlama yoluna giden ilk şair Senâî’dir. Bu tarz yorumlar ve farklı telmihler sûfî şairlerin mısralarında bolca görülmektedir. Ancak tasavvufî mesnevilerde ağırlıklı telmihlerin şiirin içerisinde açıklanmasına karşılıklı gazellerde üstü kapalı kaldığı görülür. Bu şiirlerde ağırlık peygamber kıssaları ve Sâmî kökenli rivayetlerdedir.
Meşrutiyet döneminin şair ve yazarlarından Melik-üş Suarâ Bahâr, Rüstem’in maceralarından hareketle Rüstemnâme adlı mizah karışık, hayalî konuları işleyen bir kaside kaleme almış, ölümsüzlüğüyle insanüstü özelliklerinden esinlenerek onu XX. yüzyılda yeniden canlandırıp toplumda gördüğü birçok çarpıklık ve alışkanlıkla alay etmiştir.”
Buraya bir not da biz düşelim. Günümüzden geleceğe efsane olarak kayda girecek kahramanlarımızın Firdevsi’nin Şahnamesi’ndeki Zaloğlu Rüstem gibi nicelerinin doğacağını şimdiden söylemek yanlış olmaz. Çünkü Anadolu’muz çok bereketli topraklarıyla nice kahramanlar, şairler, evliyalar ve devlet adamları yetiştirmiştir.