Home / Konuk Yazarlar / Genel / 15 TEMMUZ YENİ TİP ASKERİ KALKIŞMA OLAYLARI VE SİYASET

15 TEMMUZ YENİ TİP ASKERİ KALKIŞMA OLAYLARI VE SİYASET

15 TEMMUZ YENİ TİP ASKERİ KALKIŞMA OLAYLARI VE SİYASET

Ülkemizde ve dünyada yaşanan bir ilk olarak adlandırılacak bir olay.

15 Temmuz 2016 Saat 22.00 sularında yapılan ASKERİ KALKIŞMA

Bu kalkışmaya “Asker Yönetime El Koydu veya koyacaktı” denildi.

İhtilaller genelde Askeri Cuntanın kurumsal olarak Sivil Yönetime silah kullanarak, cebir yoluyla yönetimin devrilip, yerine Askeri Yönetimin ve Konsey adını verdikleri generallerden oluşan bir yönetimin sıkıyönetim uygulayarak getirilmesi olayıdır.

Bu kalkışma hangi şartlar yerine getirilerek yapılmış bir silahlı eylemdir.

  • Askeri darbeler yapılırken öncelikle iletişim organlarına el konulur.
  • Devleti yöneten siyasal iktidar mensuplarından Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, Emniyet Genel Müdürlüğü, Belediye Başkanlıkları v.s gibi hassas kurumların başındakiler görevden alınır.
  • Asker bunları çok gizlilik içinde gerçekleştirir.
  • Sabah uykusundan güne “Darbe yapıldı, Yönetime El Konuldu” anonslarıyla başlanılır.

Bu şartları taşımayan bir kalkışma darbe midir?

Elbette bu bir darbe değildir. Darbe görünümlü gövde gösterisi niteliğini taşıyan bir eylem, bir operasyon ya da oyun da denilebilir.

Bu oyundan ya da gövde gösterisi yapılmasından kimler kazançlı çıkmıştır.

Siyasal İktidar bu oyunun neresindedir. Buna bir bakalım.

  • Asker kesinlikle kazançlı çıkmamıştır. Her yönüyle büyük zayiat vermiş ve manevi olarak da güvenilir bir kurum olmaktan uzaklaşmıştır.
  • Muhalefet Partilerinin hiçbir etkinliği ve yönlendirilmesi söz konusu olmamıştır. Her zamanki gibi Silik ve etkisiz bir Muhalefet görünümünü korumuş ve hiç gündeme dahi gelmemiştir.
  • İktidar Partisi bu olaydan en kazançlı çıkan bir konuma gelmiştir.

Siyasal iktidarın istedikleri şartlar oluşmaya başlamış ve ağzı kulaklarına kadar gelmiştir.

Şöyle ki;

  • İstedikleri başkanlık sistemine bir adım daha yaklaşmaları için iyi bir propaganda malzemesi çıkmıştır. Kalkışmayı önleyen korkusuz bir kahraman ve komutan icat edilmiştir.
  • Terör konusundaki açmazına bu olaylar Hızır gibi yetişmiş ve üstünü örtmüştür.
  • Her gün artarak gelen şehit haberleri bir anda unutulmuş ve şehit haberlerinin suçlusu olarak gösterilen emir kulu Askerlerin tam da bu fırsattan istifade edilip katledilerek, kafaları kesilerek, işkence yapılarak şehit edilmişler ama şehit olmayan askerler sınıfına katılmışlardır.
  • Genel Kurmay askerlerinin bir bölümünü kurban vererek İlahlarına karşı has görevlerini yerine getirmiş, iyi bir kul olma özelliklerini ispat etmişlerdir.
  • Bizler, askerin askere olan ayak oyununu bir kez daha görmüş, birbirlerine nasıl çelme taktıklarını ve katledilmelerinin karşılığında nasıl ödüllendirildiklerini canlı canlı yaşamış olduk.
  • Askerin gece yarısı yapılacak operasyonlarının gündüz gözüne bir tiyatro oyunu şeklinde de oynanabileceğini kendi evlatlarının ilahlara nasıl kurban verilişlerinin canlı kanlı linçlerini yine üzüntüyle gördük ve yaşadık. Ölenlerin ailelerine sabır ve baş sağlığı dileriz.
  • Siyasal iktidarın durumdan vazife çıkarıp her saat başı anonslarla televizyon ve iletişim araçlarından vatandaşı sükûnete davet edeceklerine, halkı sokağa döken devlet adamlarının ülkeyi nasıl yönettiklerini bir kez daha yaşayarak ve iğrenerek görmüş olduk.
  • Siyasal iktidarın ülkeyi önce Demokrasiden Otokratik yönetim biçimine ve ardından Teokratik (dini yönetim) yönetim biçimine nasıl geçirmek istediklerini dakika başına gece-gündüz demeden iktidar partisinin emrinde olan camilerden Laiklik ilkesinin artık kalktığını ve Türkiye Cumhuriyetinin ruhuna nasıl Fatiha okutulduğunu da bu şekilde görmüş olduk.
  • Ne hikmetse bu kalkışmada Medya, televizyon canlı yayınlar yaparak, cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanlarının canlı yayınlarıyla sürdürülmüş ve vatandaş sürekli tek taraflı olarak bilgilendirilmiştir. Kalkışanların ise esamisi bile okunmamıştır.
  • Terör örgütlerinin operasyonlarına katıldığını zanneden Mehmetçik önce halkın kendilerini desteklediğini sanarak, silahlarını kaldırıp halka selam vermişler fakat ağır tahrik ve travma geçiren bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olan halkın kendi öz evlatları olan Mehmetçiğe saldırıp bu denli cinnet geçireceklerini kimse hesap edememiştir.
  • Menemen olaylarında Kubilay’ın başını kesen gericilerden de daha beterini bu genç 20 li yaşlardaki Mehmetçiklere reva görenler ve bu saldırganları kutlayarak alınlarından öpenlerin psikolojik durumlarının mutlaka irdelenmesi gerektiğine de bakılmalıdır.
  • Komşu ülkelerimize terör ihraç eden ülke olarak anılan ülkemizin insanlarının trajikomik hallerini görmek hepimize büyük acı vermemişse bu ülkeye yazık oldu demektir.
  • Siyasal İktidar son yılların en kritik dönemlerinden geçmektedir. Bir yandan ekonomik kriz, diğer yandan dış politikadaki açmazları konusunda sıkışmıştır. Rusya ve İsrail ile yapılan anlaşmaların ardından çıkış yolu olarak Suriye ile de bir uzlaşmaya gitme zorunluluğu doğmuştur. Acaba bu önlenmeli veya geciktirilmeli miydi? Bu bir dış politika uzmanlık alanı olarak incelenmelidir.
  • Suriye ile uzlaşının Türkiye ile hangi dost ve müttefik ülkelerin çıkarları çelişkiye düşmektedir. Bunlarda uzmanlık alanı olarak bakılıp değerlendirilmelidir.
  • Amerika, Almanya ve diğer emperyalist ülkeler hangi kartı oynayarak ülkemizin biraz daha kargaşa içinde olmasını sağlayacaktı. Çıkarlar ve taahhütler nelerdi? Düşünülmelidir.
  • Siyasal iktidarın söylemlerinde hiç dilinden eksik etmediği paralel yapı mı, yoksa Suriye’nin kuzeyinde Amerika’nın ittifak ettiği PYD/PKK mı? Daha çok rol oynamaktaydı?
  • Sorunların aşılması için piyon olarak kullanılan bir bölüm TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ ‘nin feda edilmesi ile Paralel yapının silahlı terör örgütü olarak sağlanmış olması ve kılıfına uydurulması kimlerin işine gelmektedir? Siyasal iktidar bu sonuçtan nereye gitmek istemektedir?
  • Siyasal İktidarın ikbalini ve geleceğini garantiye alan, yeni bir devlet yönetim biçimini oluşturacak REJİM DEĞİŞİKLİĞİ bu şartların oluşumuyla daha kolay olmuş olmuyor mu?
  • Yoksa Üç veya Üç buçuk milyon Suriyeli vatandaşı evlatlık olarak Türk vatandaşlığına geçirilme planları mı? El altından yapılmak isteniyor.
  • Ege Denizinde 20 ye yakın Türk adalarının Yunanistan’a hangi bedelle veya bedelsin verildiğinin gözden uzak tutulması mı? Unutturulmak isteniyor.
  • Yoksa bunların karmaşık yumaklar bütününün tümü mü?

Daha da uzayıp gidecek birçok konunun sıralanması mümkündür.

Ama şimdilik bunlar yeterlidir.

16 Temmuz 2016

HÜSEYİN EKİCİ

TÜRKİYE BİRLİK PARTİSİ GENEL BAŞKANI

Bir yanıt yazın