Home / Konuk Yazarlar / Genel / ALEVİLER ALEVİLER BAHTSIZ ALEVİLER;

ALEVİLER ALEVİLER BAHTSIZ ALEVİLER;

Mustafa Necati Nalıncı

24 Ekim 2019

( Bu yazıyı bir yıl evvel yazmıştım. Ama son günlerde alevi şehitlerimizin cemevlerinde yapılan cenaze törenlerine devlet protokolünün katılmaması üzerine yeniden paylaşma gereğini hissettim.)

ALEVİLER ALEVİLER BAHTSIZ ALEVİLER;

Beni tanımayanlar için önce bir ön bilgi vereyim ki; şöven ve mezhepçi bir duygu ile yazdığım sanılmasın.
Ben anne ve babası Sünni/Türk kökenli biriyim. Oldukça muhafazakâr bir çevrede büyüdüm. Yıllarca yaz tatillerinde Kur’ an Kurslarına gittim. Hanefi/ Sünni anlayışına göre yetiştirildim. Oruçta tuttum. Namazda kıldım. Yani İslâm dahil bütün dinleri çoğu kişiden iyi bildiğim kanısındayım. Bu konuda mütevazı de olamayacağım. Daha sonra 13-14 yaşlarından başlayarak okuya okuya KEMALİST, LAİK, DEMOKRAT bir çizgiye geldim.

Şu an ŞAMAN KÜLTÜRÜNDEN esintiler taşıyan İslâmın Türklere has yorumu olan ve Bektaşi geleneğine de dayanan ANADOLU İSLÂMI anlayışını kendime yakın buluyorum ve ARAP/VAHABİ/EMEVİ anlayışına da sonuna kadar karşıyım.

Mezheplere inanmıyor ve bunların Peygamberimizin ölümünden sonra iktidarı ele geçirmek isteyen grupların yansıması olarak görüyorum.

Ama tarihi bilen, okuyan ve araştıran biri olarak ve mesleğimin de gereği tamamen objektif olarak yaptığım şu tespitleri de bilgilerinize sunmak istiyorum.

Osmanlı İmparatorluğunda Türklük diye bir kavram 1850′ lere kadar hiç yoktu. Osmanlı Padişahları sonuçta yabancı ve devşirme Hristiyan kadınlardan doğuyordu. ÇANDARLI’ dan sonra Türk kökenli sadrazamımız bile olmadı. TÜRKLER saraya giremez, girse de ayak işleri yapardı. Sarayda TÜRK sözü aşağılanma sıfatı olarak kullanılırdı. Anadolu’da Türkler vergi verir savaşlarda şehit olur, yokluk yoksulluk içinde yaşardı. Her ne kadar Yavuz’ a kadar YENİÇERİ OCAĞI Bektaşi geleneklerine göre yoğrulsa da YAVUZ’ un halifeliği almasından sonra bu da bozuldu. Mısır’ dan gelen ARAPÇI ULEMÂ sarayı tamamen ele geçirdi.

Bu arada Osmanlı’ nın zulmünde inleyen yoksul Anadolu Türkmenleri tamamen TÜRK Kökenli olan ve Türkçe konuşan ve Türkçe şiir yazan ve bütün komutanları da TÜRK olan İRANDAKİ ŞAH İSMAİL ‘ e yöneldiler ve onu sevip desteklemeye başladılar. Ve başlarına kırmızı başlık takan bu Türklere de bu nedenle malûm çevrelerce KIZILBAŞ dendi. Şah İsmail’e sevgi çığ gibi artmaya başlayınca tarihin gördüğü en zalim insan olan YAVUZ, şeyhülislâmdan aldığı KIZILBAŞLARIN KATLİ VACİPTİR şeklindeki sözde fetvaya dayanarak Alevi kıyımına başladı. Bu süreçte yaklaşık yüzbin savunmasız ALEVİ katledildi ve hâlâ bunun yansımaları da devam ediyor.

Meselenin tarihi özeti bu. Anadolu Aleviliği, Arap/Sünni anlayışına göre daha çağdaş akla, mantığa, bilime ve akla dayanır. ALLAH KORKUSUNDAN çok ALLAH SEVGİSİ önemsenir. Ve bu anlayış Hacı Bektaş’ ın ELİNE, BELİNE , DİLİNE SAHİP OL sözleriyle vücut bulur.

Osmanlı da zulüm gören aşağılanan ve katledilen ALEVİLER’ in makus talihi, kendisi de bir BEKTAŞİ olan ATATÜRK ‘ le sona erer.

CUMHURİYET ve LAİKLİKLE birlikte ALEVİLER devletle barışmaya başlar. ALEVİLERİN Atatürk’ ü sevmelerinin asıl nedeni de budur. Ancak özellikle Atatürk’ ün ölümünden ve 1950′ den sonra devlet içindeki muhafazakâr yapı ve sağ siyaset doğal olarak bu kesimi, kendi politikaları için tehdit olarak gördüklerinden zulüm yeniden başlar. MARAŞ, ÇORUM, SİVAS, MALATYA olayları bunların yansımasıdır.

Bu ülke henüz bir Arabistan olmadıysa inanın bu ne Asker ne Polis ne de başka bir nedenden. CUMHURİYET ve Laikliğin asıl teminatı Alevilerdir. O nedenle Atatürk, Cumhuriyet ve Laiklik karşıtları hep ALEVİLERİ hedef haline getirdiler. GEZİ olaylarında ölenlerin hepsinin ALEVİ olması tesadüf değil.

Maalesef Cumhuriyet ve Laiklik yanlısı Kemalist kimi SÜNNİ kökenliler de bile Aleviler hakkında birtakım yanlış bilgi ve algılar var.

Tarihi biraz objektif araştıran herkes gerçek bilgilere kolayca ulaşabilir. Aleviler “Mustafa Kemal”in Askerleridir” ve LAİK Cumhuriyetin temel taşıdır.

Elbet Onlar da da DEDELİK KURUMU gibi eleştirilmesi gereken yapılar var. Elbet onlarda da azda olsa mezhepçi ve şöven yaklaşımlar var. Ama genel olarak baktığımızda; ALEVİLER, hep eşitlikten, hep haktan, hep hukuktan, hep tek eşlilikten, hep kadından, hep adaletten, hep mazlumdan , hep Cumhuriyetten yana oldular, hep dik durdular, ezildiler ama ezmediler. Ben hiçbir mezhebe inanmıyorum. Ama kısaca anlattığım özellikleri itibariyle onları çok ama çok seviyorum.
M.N.NALINCI

Not: Bu yazı Mustafa Necati Nalıncı Facebook sayfasında yayınlanmıştır.

2 comments

  1. Ömer Faruk Erol

    Sayın Nalıncı
    Ben de sünni kökenli Türküm yazdıklarınıza tüm kalbim ile katılıyorum……selamlar

  2. Alevi değilim. 60 ihtilalinde Sivas Hafik Karli koyunde 2 yil çalıştım. Oldukça yoksul,olmalarina sagmdn soderece comertve samimi insanlar.kisa surede kaynastik. Haftafa bir kamuon gelir. Cer atolyesindeki iscileri tasirdi bizfe ancak bu kamyonla Sivasa gider gelirdik. Bu sartlarda yasardik. Acak koylu öyle bir sahip cikti ki bize anlatamam. Aradan yillar gecti ben bunlarla haberleşmeye basladim kisa zamanda hayatta olan tum ögrencilerimle kontak kuruldu. Ben 940 doğumluyum 46 ,47 doğumlu talebelerim vardı. Çoğu yaslı olduğundan cocuklari yardimiyla haberlesiyorduk. Şimdi artık torunları yopiyor. Ben boyle vefa yi hiçbir yerde görmedim..

Bir yanıt yazın