Home / Konuk Yazarlar / Genel / BEN ZORU SEÇTİM…

BEN ZORU SEÇTİM…


Hüseyin EKİCİ
Türkiye Birlik Partisi Genel Başkanı
26.02.2018
Türkiye’de yarım asra dayanan siyaset yapan biri olarak siyaset yapmanın zorluklarını hiç bilmez miyim?
Önümüzü yedi başlı Ejderhaların yolu kapattığını, su ve ekmek vermediğini, en gençlerinden kadınların, erkeklerin, çocukların kurban olarak verilmeden bir zırnık lokma bile vermeyeceklerini hiç bilmez miyim?
Akıldan bigâne miyim?
Hiç bilmez miyim, uluslararası sermaye çetelerinin subaşlarını tuttuğunu?
Hiç bilmez miyim tarihler boyunca atalarımızın, dedelerimizin itilip kakıldığını, horlandığını, katledildiğini, dağlara sürüldüğünü, yaşam hakkı tanınmadığını?
Hiç bilmez miyim aralarından çıkan Dadaloğlu’nu, Köroğlu’nu, Pir Sultan Abdal’ı,
Bedrettin’i; Nazım Hikmeti, Uğur Mumcu’yu, Ahmet Taner Kışlalı’yı, Ahmet Arif’i, Aziz Nesin’i, Deniz’i, İnan’ı, Aslan’ı İbo’yu, Sinan’ı, Mahir’i ve daha nicelerini?
Arada bir çıkan yürekli yiğitlerin kelleyi koltuklarına alıp sömürücüye, azgın devlet yönetimine, hain işbirlikçilerine başkaldırdıklarını hiç bilmez miyim?
Hiç bilmez miyim güçlüden yana olup canını kurtarmak adına yiğitlerine sahip çıkmayan yılanlarını, çıyanlarını, solucanlarını, kurnaz tilkilerini, asalak bitlerini nasıl bilmem?
Hiç bilmez miyim canavarlaşmış işkencecileri, Sıkıyönetimcileri, Ohal’cileri, katilleri ve cellatları?
Hiç bilmez miyim Cumhuriyet Rejimine karşı çıkan içimizdeki Ebu Suud’ları, Ebu Süfyan’ları, Muaviye’leri, Yezitleri, Yavuz’u, İdris Bitlisi’yi, Bıyıklı Mehmet Paşa’yı, Vahabileri, Arap Selefileri, İngiliz Ajanı Arabistanlı Lawrence’i, Devrim Şehidi Kubilay’ın katili Derviş Mehmet’i, İskilipli Atıf Hoca’yı, Şeyh Sait’i ? Ve daha nice hainleri hiç bilmez miyim?
Hiç bilmez miyim Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü?

Küllerinden doğan Anka misali Türkiye Cumhuriyeti Devletini kurup Anadolu halkına nefes aldıran, kula kulluğu ortadan kaldıran, insan haklarını, kadın haklarını, çocuk haklarını ve bayramını, güvendiği gençliğe bayram hediye eden büyük devlet adamını, Türk Medeni Kanunu ile Türk Milletine Çağdaş bir yaşam bağışlayan, Arap zilletinden kurtaran Harf Devrimi, Kılık Kıyafet Devrimi, Hilafetin kaldırılıp ümmetçiliğe son verdiğini, Anadolu köylüsünü Köy Kanunu ile haklarını verip köylüye efendilik veren, uluslararası devletlerce Türkiye’ye saygınlık getiren, Anadolu’nun her köşesine fabrikalar yaptırıp kendi yerli mallarını üreten, Uçak fabrikaları, Demir Çelik fabrikaları, Şeker ve Kumaş fabrikaları açan. Anadoluyu demir raylarla döşeyen, Mazlum ulusların saygı duyduğu bir devlet adamı olarak anılıp örnek alınan Türkiye Cumhuriyeti Devletini Medeniyetin eşiği haline getiren, eğitim seferberliği yaparak ülke nüfusunun tamamına yakınını okuryazar hale getiren, Köy Enstitülerinin kurulması için seçkin eğitimciler aracılığıyla Anadolu’nun aydınlanmasını sağlayan, savaşsız ve kan dökülmeden Hatay Cumhuriyeti Devletini ilhak eden bir ölümsüz Devlet Adamını hiç bilmez miyim?
Hiç bilmez miyim Gazi Mustafa Kemal’in 1925 yılında Sosyal Demokrasi Partisi’ne kuruluş izni vermediğini, 26 Mayıs 1919 tarihinde Sosyal Demokratların İngiliz Devletine başvurup ölüm fermanı çıkarılan Mustafa Kemal’in durdurulması, Halifelik ve Padişah efendilerinin yanında olduklarını belirten ve destek istediklerini açıklayan mektupla başvurularını. Bu nedenledir ki Mustafa Kemal Paşa’nın Sosyal Demokratların ulus devleti savunmadıklarını ve çok daha tehlikeli olduklarını açıklamasını, bunları bile bile Atatürk’ün kurduğu Parti’nin Atatürk’ün ölümünden sonra partiye girerek istekleri doğrultusunda bugünkü noktaya getirdiklerini, Ulusalcı düşünceden çıkardıklarını hiç bilmez miyim?
Çok özetlediğimiz bu ahval şeraitten yola çıkarsak;
Benim yerimde siz olsaydınız oturup ölümünüzü mü beklerdiniz, yoksa bir çoban ateşi de ben yakayım mı derdiniz?
Benim yerim de siz olsaydınız, boş ver deyip kahve köşelerinde pinekler miydiniz? Yoksa alemlerde göbek mi atardınız?
Benim yerimde siz olsaydınız ben devletin okullarında okudum. İlk Okulundan Üniversitesine kadar ücretsiz okudum. Bu devlete bu millet benim için vergi verdi, benim hem millete hem de devlete borcum var bunu mutlaka ödemeliyim mi derdiniz?
Benim yerimde siz olsaydınız bu güne kadar oy verdiğimiz partilerden mezhepçilik ve ayrımcılık yapıyor gerekçesiyle partiden uzaklaştırmak istenildiğin zaman direndiğiniz de dayak yiyip atılınca yüzsüzlük yapıp sana ait olmayan yerde ölümüne yüzsüzlük yapan çakal gibi mi olurdunuz?
Atamızın kurduğu parti deyip sahiplendikçe arsız ve yüzsüzlükle suçlanırsanız siz olsanız ne yapardınız? Boynunuzu büküp kaderinize razı mı olurdunuz?
Ben de şimdi tam sizin gibi düşünüyorum.
Elime yasalar silahını alıp dağa çıkmak yerine kurmuş olduğumuz devletimize sahip çıkmak adına ona sığındım. Siyasi parti kurarak mücadele etmeyi, halkımızı uyarmayı seçtim.
Seçimler olursa(!) şayet meydanlara çıkıp bunları anlatmayı, kabul ederseniz birlikte meydanlara inmeyi, kabul ederseniz birlikte örgütlenmeyi yaparak haklarımızı almak için mücadele etmeyi, kabul ederseniz devlet yönetimine talip olmayı, kabul ederseniz biz de varız demeyi, kabul ederseniz bir başkasına köle olmak yerine kendinizi adam yerine koydurmayı, kabul ederseniz önce kendi haklarınızla birlikte masum insanların da haklarını korumak için ortaya çıkmayı, bundan böyle başkasına kul köle olmamayı, zenginden yana olup onların varlıklarına ağzımızın suyunun akmasını beklememeyi öneririm.
*Kabul ederseniz kendinize güvenmeyi öneririm.*
Bundan sonrası size ait oyunuzu seçim olursa kime verirseniz verin. Sakın borçlu kalıp kendi oylarınızı bölmeyin, borcunuzu oy vererek ödeyin. Ama kimsenin kalbini kırmanıza gerek yok.
İster kendinizi Köroğlu, Dadaloğlu, Pir Sultan Abdal yerine koyun, isterseniz Hızır Paşa olun. Gerisi size kalmış.
İşte tam da bu noktada ben zoru seçip kendimi ateşe attım. Siz de kolayını seçin. Atatürk’ün ta baştan kabul etmediğini siz kabul edip seçiminizi güçten yana kullanın, mazlumdan yana olmayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir