Home / Konuk Yazarlar / Genel / İMAMOĞLU MU, ERDOĞAN MI ?

İMAMOĞLU MU, ERDOĞAN MI ?

Hüseyin EKİCİ

İmamoğlu mu, Erdoğan mı?

Öncelikle 31 Mart İstanbul seçimlerinin iptal edilebileceğini 14 Nisanda yazdım ve devamında da zaman zaman uyardım. Ama her seferinde akıl almaz tepkilerle karşılandım.
Önemli değil.
Keşke yanılsaydım.
Neden böyle düşündüğümü kimse sormadı. Ben söyleyeyim. 50 yıllık siyasi tecrübem hiçbir Oligarşi yönetimin bunu kabul etmeyeceğini öğretti bana.
Biz Türk Milleti olarak çok iyi niyetliyiz belki. Hep inandık. Yönetimdeki insanın (Tek adam) belki kendimize benzeyen yor yoksul bir aileden geldiğini düşündük. Kendimize benzettik. Ondan zarar gelmeyeceğini, dindar bir kesimden geldiğini, haramdan korkacağını düşündük.
İşte böyle düşünenlerin ülkenin yarıya yakınının garip-guraba, fakir-yoksul, eğitimsiz kesimden oluşan milyonlar tamamen koparıldı. Toplum ortadan şak diye ikiye ayrıldı.
Buna karşılık bizler ne yaptık veya ne yapabildik.
Spor takımı tutar gibi biz de bir başka büyük gördüğümüz partiye sarıldık. Yandaş olduk. Bizim yandaş olduğumuz parti iktidarın peşinden sürüklenen beceriksiz bir muhalefet olarak görev yaptı. Nitelikli insanları partiye alıp ileri sürükleyebilecek öncü kadrolar oluşturmak yerine kendine biat eden insanlarla politika yapmayı tercih etti. Zaman zaman da Cumhuriyet Rejimine ters düşen siyasi oluşumlar içinde olan bazı siyasi partilerle işbirliği veya güç birliği yapmak adına Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine ters düşen eylemlerde bulundu.
Siyasal iktidar ise sanki kendisi iktidarda değil de muhalefet iktidarda imiş gibi sürekli muhalefete yüklendi. Muhalefet her seferinde savunmada kalarak saldırıları, hakaretleri hep geçiştirdi.
Seçimlere ve Sandıklara gelince.
Türkiye yüz yıllık Cumhuriyet Döneminde Ortadoğu’da görülen faşist yönetimler gibi bir yönetim görmediğinden bu yönetimleri de Demokratik Hukuk Sistemi içinde sandıkla ve seçimle baş edebileceklerini sandılar.
Biz bunun seçimle ve sandıkla baş edilemeyeceğini defalarca yazdık söyledik. Ama ne inandılar ne de dinlediler.
Nedenleri apaçık ortadadır.
1- Cumhurbaşkanını TBMM değil, halk seçsin tuzağı idi. Maalesef bu tuzağa düşürüldük.
2- 16 Nisan 2017 de yapılan Anayasa Değişikliği Referandumu idi. İşte bu tuzak ülkenin Tek adam rejimine geçişi idi ki her türlü belanın gaflet ve delalet içinde olunduğunun göstergesi idi.
3- 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimi. Seçim sandıklarının henüz okunmamış halinin 2 saat içinde sayımın bittiğinin ilan edilmesiyle muhalefetin 2 günlüğüne ortalıkta görülmemesiydi.
4- Yaklaşık 2 milyon 600 bin imzasız ve mühürsüz oyların YSK tarafından kabul edilmesiyle Cumhurbaşkanı ilk turda seçilmiş kabul edildi. En çirkin ifadeyle seçilen kişi “Atı Alan Üsküdar’ı Geçti” ifadesi kullanarak işin bittiğini söyledi. Herkes sustu ve sineye çekti.
5- Cumhurbaşkanlığı seçimine itiraz eden dahi bulunmayışı çok acı bir gerçekti.
6- Tüm seçimlerde olduğu gibi erkenden seçim sonuçlandırmaya alışmış olan Muktedir, Oligarşik yapısı gereği hiçbir zaman vicdan azabı çekmeden karabasan gibi küfür ettiği Atatürk Cumhuriyet Rejiminin üstüne çökmüştü.
7- Oligarşik yapı önceki seçimlerdeki gibi erkenden seçimi oldu bitti ile atı alıp Üsküdar’a geçmek niyetinde idi. Aşağıda anlatacağım kahramanlar bu oyunu bu kez bozdu.
YEREL SEÇİMLERE GELİNCE
Yerel Seçimlerde iki taraf yarışıyordu.
1- Cumhurbaşkanı sıfatıyla Recep Tayip Erdoğan (Cumhur ittifakı)
2- Ve Muhalefetin adayları (Millet ittifakı)
Erdoğan’ın başardıkları
Cumhur ittifakı devletin tüm gücüyle ülkenin dört bir yanını karış karış geziyor ve tüm ülkeyi sarmalayıp ele geçirmek için çalışıyordu. Çünkü Tek Adam rejimi veya diktatörlük adını ne koyarsanız koyun fıtratı gereği tümünü ele geçirmeden huzur bulamazdı.
Başta İstanbul olmak üzere olmazsa olmazı idi. İstanbul Seçimi Türkiye’nin seçimlerine eş değerdi. Çünkü Erdoğan’ın beslediği vakıflar, cemaatler, troller, şirketler ve kendi aile şirket ve kuruluşları İstanbul’dan besleniyordu. İstanbul’u kaybetmek demek kendi kendine intihar anlamına geliyordu.
Bu nedenledir ki; En büyük seçim mitinglerini İstanbul’da yaptı. Yetinmedi İstanbul’un tüm ilçelerinde tek tek konvoylar halinde gövde gösterisi yaparak mitingler düzenledi. Bu onun için ölüm kalım savaşıydı. Var olmak ya da yok olmak İstanbul’la mümkündü. Kesinlikle kaybetmeyi göze alamazdı.
Bilirsiniz Diktatörler helalinden beslenmezler. İnsanlar onlar için pire, bit, kene gibidir. Diledikleri zaman ezer geçerler. Çevresinde birlikte yürüdüklerini de aynen öyle derhal ortadan kaldırır, azleder, hayatlarını söndürür yok ederler.
Diktatörler siyasi partilerini paravan olarak kullanırlar. Seçilmiş hiçbir başkanın, milletvekilinin, başbakanın ve de il, ilçe başkanının önemi yoktur. Bu nedenle hep deriz ki bulundukları parti parti değil paravan bir şirkettir. Şirketin sahibi aslisi de kendisidir. Yer altı dünyasının kabadayıları daha insaflı ve insancıldır bunların yanında.
İmamoğlu nasıl başarılı oldu
İmamoğlu Beylikdüzü Belediye Başkanı iken umulmadık bir şekilde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı gösterildi.
Kim bilir bir kurban gerekliydi bu kurban genç bir politikacı olan İmamoğlu neden olmasındı?
İmamoğlu ismi tartışılırken CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile Genel Merkez yöneticileri ters düştüler. Kılıçdaroğlu bu kavganın tatlıya bağlanması için İstanbul’a geldi. Canan Kaftancıoğlu ile görüştü fakat Kaftancıoğlu İl Başkanlığından istifa kararı almıştı. Kılıçdaroğlu ile görüşmeleri sonucu istifasını geri çekti.
Kılıçdaroğlu açıklama yaptı. Fox Tv.den İsmail Küçükkaya sordu. “Seçim sonuna kadar istifası ertelendi” dedi Kılıçdaroğlu. Bu çok da hoş bir söylem olmamasına karşın Canan Kaftancıoğlu büyük bir yüreklilikle işe sıkı sıkıya sarıldı.
Söylenenlere göre 10.000 kişi görevli buldu sandıklara sahip çıkmaları konusunda çalışmalarını sürdürdü.
İmamoğlu’nun arkasındaki o yılmaz savaşçı Canan Kaftancıoğlu’dur.
Kaftancıoğlu’nun ekibi binlerce cesur yiğitlerdir.
İşte o zaman İmamoğlu kolları sıvayıp eğitilmiş cesur yüreklerle yürüdü. Günlerce yılmadan usanmadan, kızmadan, barıştan, sevgiden, saygıdan yana tüm insanların 7 den 70 e sevgisini, güvenini kazanarak yollara düştüler. İstanbul’un her ilçesini adımladılar ve miting gibi toplantılar yaptılar ve karşılarındaki devlet gücüyle göğüs göğüsse geldiklerinde bile gülümseyip yollarına morallerini bozmadan yürüdüler.
Seçim sonucu İmamoğlu kazandı ve mazbatasını aldı.
Ama Muktedir alışık olmadığı bir şekilde yenilgiye uğradı fakat kabullenmesi mümkün değildi.
İstanbul Seçimi üzerinde çok kafa yordular. Nasıl iptal ettirilir onu düşündüler, şeytana pabucunu ters giydiren bir plan kurdular ve YSK ya verdikleri talimatla iptal kararı aldılar.
İşte aldıkları bu kararla ERDOĞAN ömür boyu kazandıklarını da kaybetti.
İşte bu aldıkları kararla YÜKSEK SEÇİM KURULU (YSK) Seçimi, adalete ve demokrasiye olan vatandaşın inancını sarsıp yok eden olarak anılacaktır ve bu nedenlerle Türkiye Cumhuriyet Rejiminden bu yana hukuka olan saygıyı kaybetti.
23 Haziran 2019 Seçimi
İstanbul Seçmeni 10 milyon 500 bin civarındadır. İmamoğlu ile Yıldırım (Erdoğan demek daha doğru olur) yüzde 48 lerde oy aldılar. 12 724 oy farkıyla İmamoğlu başkan oldu.
Nitelikli seçmenlerimizin mutlaka harekete geçip korkmadan eğilimlerini koymaları ülke geleceğimiz açısından çok önemlidir. Sanatçılar, hukukçular, hekimler, iş insanlarımız, üniversiteler, sendikalar, eğitimciler v.s

SONUÇ
* İstanbul’da hatırı sayılır bir seçmen olan kitlesi bölgesel ve kritik düşünen seçmenlerimiz var. Bunlar oylarını değiştirmeden olduğu gibi kullanmaları halinde seçimin galibi İmamoğlu olacaktır.
* Bu seçmenlerin bölgesel özerklik, başkanlarının ev hapsine çıkması veya tahliye edilmesi karşılığında oy pazarlıkları yön değiştirirse ülkeye yazık olur. Kaybeden Türkiye olacaktır.

ERDOĞAN MI, İMAMOĞLU MU?

* Bu seçimde sonuç ne olursa olsun İMAMOĞLU kaybetse bile kazanılmış bir seçimi ve başkanını tarih hep seçilmiş Başkan olarak anacaktır.
* Bu seçimde Erdoğan aday olarak kimi gösterirse göstersin seçimi kazansa da kaybeden yine ERDOĞAN olarak anılacaktır.
* Alınan bu akıldışı seçim kararının altında Erdoğan ezilecektir. Devletimiz bundan büyük yara alacaktır.
10.05.2019
İstanbul

Bir yanıt yazın